Dikkat çekmeyi çok sevmese de günlerden bir gün kanarya sarısı bir yağmurlukla geldiğinde bütün gözlerin onun üzerine çevrilmesine neden oldu. Tabii, dikkat çekmeyi sevmese de bütün ilginin onun üzerinde toplanmasına neden olan sadece sarı yağmurluğu değildir. Bir zamanlar en önemli çekici unsuru olan kıvır kıvır saçları artık eski önemini kaybetmiştir. Çünkü onun genellikle kızgın ve süzgün gezmesi ve okula her gün yeni bir toplumsal sorunla teşrif etmesi, onun en çok konuşulan özelliği olmuştur. Sporda hep başarılı olmasına rağmen, aynı başarıyı derslerde pek gösterememesi. Onun yaklaşık olarak üç derste bir mide, diş, baş, siyatik, romatizma veya karaciğer ağrılarına tutulmasına ve dersi acılar içinde terketmesine neden olur. Ama arada bir burnunun kanayıp derste gerçekten hastalandığı da olmuştur.
Önceleri pek renkli ve hareketli bir kişiliği olmayan Ufuk, İtalya’ yı karış karış gezip döndükten sonra, Rönesans sanatçılarından etkilenmiş olacak ki derin ve gizemli bir havaya bürünmüştür. Büyük adamlara özenerek yaptığı derin konuşmaları da sadece kendisi anlar.
Ufuk’tan söz etmişken “ney ve flüt” adlı aletlerinden söz etmemek olmaz. Bu onun bir sene boyunca yarattığı tek espridir. En sonunda kendisi de yaptığı bu espriden bıkmış ve bu lafı söylemeyi önceleri çok sevdiği halde, daha sonra duyduğu yerde sinir krizleri geçirmeye başlamıştır.
Gelecekte de mutlu ve başarılı günler dileriz.