“Bıktım artık sizden. Ne baş belası şeylersiniz canım. Bağlamıyorum işte. Of, be! yeter.”
İşte günde en az 5-6 defa Hakan’ın ağzından duymaya alıştığımız; kravatın kulağını çınlatan sözler. Ve tabi ki bu sözlerin ardında Tülay, Yeşim, Yasemin, Fulya dörtlüsü. istediği zaman insanın gayet rahat kafayla arasını açtırabilen arkadaşımızın okulun bitmesine karşın hala kendisine oturacak bir yer edememiştir. Sınıfa gelmeyenlerin yerini doldurmadaki üstünlüğü İlknur’ dan başlayıp …’ye kadar süregelen çapkınlığı, üniversiteyi kazanamaması durumunda en büyük gelir kaynağı olacak kadar uzun ve marifetli elleri(!!!) Övgüye değerdir. Büyük bir olasılıkla arkadaş ilerde kayıp eşya bürosunun baş sorumlusu olabilir ve sizin haberiniz olmadan cebinizde ki eşyalarınız sınıf içi turizme Hakan’ın yardımıyla atılırlar. Her ne hikmetse Bülent’i kendisine tek dost(!) seçmiştir. Hakan’ın en bi gıcık yani ise ekmediğiniz yerde bitmesi ve hangi taşı kaldırırsanız bariz bir şekilde onun çıkmasıdır. Bu kadarcık kusur kadı kızında da olur diyerekten sevgili arkadaşımızın kravatsız ve kızlardan yediği çimdikleri annesi gördüğü zaman ne yanıt vereceğini düşünmeksiz bir yaşam dileğiyle…